Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Ana : 41
Açık ve atak olduğu oranda dehşet verici de olan bir yığın sözcüğe Ana'yı da alıştırmalardı, ve bu sözcükler artık eskisi gibi sarsmıyordu onu. Bazen Tanrıyı yadsıyan sözlerin gerisinde oğlunda sağlam bir iman bulunduğunu sezinliyordu. O zaman tatlı bir hoşgörü ile gülümsüyordu. Ribin hoşuna gitmiyorsa da, artık eskisi gibi düşmanlık beslemiyordu ona karşı.
Haftada bir, hapishaneye gidiyor, Küçükrusyalıya çamaşır ve kitap götürüyordu.. Bir gün onunla görüşme izni kopardı. Dönüşünde, duygulanmıştı.
«Hiç değişmemiş,» diye anlattı. «Herkese karşı güler-yüzlüdür ve herkes onunla şakalaşıyor. Kendisi için zor elbette hapislik, ama belli etmiyor…»
«Öyle yapmak gerek,» dedi Ribin. «Hepimiz alışkınız güçlüklere, acılara. Çile çekmek bizim doğal ortamımız. Elbise gibi giyeriz onu, onunla soluk alırız. Bunda böbürlenecek bir şey yok. Herkesin gözü kapalı olmaz. Kimileri gözlerini kendi istekleriyle yumarlar. Ama insan aptal oldu mu, sabretmekten başka çıkaryolu yok!..»
ON İKİNCİ BÖLÜM
Vlasov'ların kül rengi ufak evi gitgide mahallenin ilgisini çekmekteydi. Bu ilgide büyük ölçüde çekingenlik ve sakınganlık ve bilinçsiz bir düşmanlık vardı, ama yavaş yavaş güvenle dolu bir merak da uyanmaktaydı. Kimi zaman bir yabancı çıkagelir, her şeyi dikkatle inceler, sonra:
«Delikanlı,» derdi Pavel'e. «Sen ki kitaplar okuyorsun, yasaları bilmen gerek. Şimdi sen bana söyle bakalım, açıkla…»
Ve polisin ya da fabrika yönetiminin işlediği bir haksızlığı anlatırdı. Karışık durumlarda Pavel birkaç satır yazıp adamı kente, tanıdığı bir avukata yollardı. Yok eğer kendi bildiği bir işse, kendisi açıklardı sorunu.
Her şey konusunda, yalın ve yürekli bir dille konuşan, her şeyi can kulağıyla dinleyen, bütün karışık sorunları en ince ayrıntılarına varıncaya dek inatla çözmeye uğraşan ve insanları binlerce sağlam düğümle birbirlerine bağlayan ortak ipi kesinlikle ortaya çıkarıp yakalayan bu ağırbaşlı delikanlıya beslenen saygı gittikçe büyüdü.
'Bataklığın kapik'i' sorunundan sonra Pavel'in önemi daha da arttı kamuoyunda.
Fabrikanın arkasında, binayı kokuşan bir halka ile hemen tümüyle saran bir geniş bataklık uzayıp giderdi. Bu bataklıkta çam ve kayınağaçları dikiliydi. Yazın oradan sarımtırak yoğun buğularla sivrisinek bulutları yükselir, mahallenin üzerine çöker ve sıtma yayardı. Bataklık fabrikanın malıydı. Yeni müdür bu durumdan yararlanmaya baktı, bataklığı kurutmak ve turbayı da çıkarıp yakıt olarak kullanmak için bir tasarı hazırladı. İşçilere de şu açıklamayı yaptı: bu operasyon
orasını sağlığa zararlı koşullardan arıtacak ve hepsinin yaşamını düzeltecekti. Bu amaçla, bataklığın kurutulmasına harcanmak üzere ücretlerden ruble başına bir kapik kesilmesi buyruğunu verdi.
Bu tutum işçiler arasında büyük heyecan yarattı. Onlar özellikle, memurların bu kesintinin dışında tutulmalarına sinirlenmişlerdi.
Müdüriyet kararının askıya çıkarıldığı cumartesi günü, Pavel hastaydı, işe gitmemişti, bu konuda hiç bir şey bilmiyordu. Ertesi gün, pazar ayininden sonra, iyi bir ihtiyar olan Dökmeci Sizov ile çok çabuk sinirlenen, uzun boylu Çilingir Makhotin, Pavel'in evine gelerek olup bitenleri anlattılar.
« 01 ... 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 ... 262 »