Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Babalar ve Oğullar : 16


BABALAR VE OĞULLAR

İVAN SERGEYEVİÇ TURGENYEV


Subay çıkınca her yerde boy göstermeye başladı. Sosyetenin sevgilisi olan Pavel Petroviç, her türlü saçmalığa ve deliliğe düşkündü, afra tafraya vurdu işi; ama bütün bunlar çekiciliğini artırıyordu. Kadınlar deli divane oluyorlardı onu için, erkeklerse züppe adını takmakla birlikte, için için ona imreniyorlardı. Hiç ama hiç benzemediği fakat candan sevdiği kardeşi ile bir evde oturuyordu.
Babam hafifçe topallardı. Biraz üzgün görünen güzel bir yüzü, kara kara gözleri, yumuşak saçları vardı, tembellikten hoşlanırdı, ama okumayı sever, sosyeteden çekinirdi. Amcam ise hiçbir akşamını evde geçirmez, gözüpekliği ve çevikliği ile övünürdü. O günlerin zengin gençleri arasında jimnastiği moda haline getirmeye kalkmıştı. Topu topu yarım düzine Fransızca roman okumuştu. Yirmi yedi yaşında artık yüzbaşıydı; parlak bir askerlik yaşamı bekliyordu onu. Birden her şey değişiverdi.
O zamanlar Petersburg sosyetesinde, adı bugün bile unutulmamış olan bir kadın görülmeye başlamıştı. Prenses R. Bu kadının iyi yetişmiş, saygı gören ama budalaca bir kocası vardı. Çocukları yoktu. İkide bir kalkar yabacı ülkelere gidiverirdi, derken bakardınız dönmüş Rusya'ya. Kısacası garip bir hayat sürdürürdü. Adı budala yosmaya çıkmıştı, her çeşit eğlenceye düşkündü. Bitkin düşünceye kadar dans ederdi, katıla katıla gülerdi ve yemekten önce loş oturma odasında kabul ettiği gençlerle şakalaşırdı. Fakat geceleyin ağlar, hiçbir şeyde huzur bulmaz, çoğu zaman odasında sabaha kadar dolaşır durur, sıkıntı içinde parmaklarını ovuşturur, ya da oturup, üşümüş ve solgun, dua kitabına kapanırdı. Ertesi gün, gene o kibar kadın oluverirdi, arabasına binip ziyaretlerini yapar, güler, gevezelik eder, en küçük bir eğlence bulacağı şeye bırakır kendini. Şaşırtıcı güzellikte bir vücudu vardı. Altın rengindeki, altın kadar ağır saçları dizlerine inerdi, ama gene kimse güzel demezdi ona. Yüzünde güzel olan yalnızca gözleriydi… Gözleri bile değil, çünkü bu gözler ufak ve gri idi, fakat bu gözlerin içindeki anlam… Keskin, küstahça denebilecek kadar ilgisiz ve karasevdaya varan düşüncelerle doluydu… Bilmecemsi bir anlam. Giderek dili en saçma sapan sözleri gevelerken bile olağanüstü bir şey parıldardı bu gözlerde. Giyinişi zarifti. Pavel Petroviç bir baloda karşılaştı onunla, birlikte mazurka oynadı, bu oyun süresince kadından tek bir akıllıca söz duymadığı halde ona deli divane vuruldu. Başarılara alışıktı, bu kadınla da muradına erdi çarçabuk; fakat bu kolay başarı ateşini soğutmadı. Tersine, kendisini tümü ile teslim ettiği zaman bile sanki içinde hâlâ saklı, dokunulmamış ve ele geçirilemez, insanın erişebilme gücünü aşan bir şey olduğunu görüp ona daha bağlandı. Ruhunda ne gizliydi, bunu ancak Allah bilir! Sanki kendisinin bile anlamadığı bir takım gizemli güçlerin eline düşmüştü bu kadın, bu gizemli güçler istedikleri gibi oynuyorlardı onunla. Bütün davranışları karma karışık tutarsızlıklar içindeydi; kocasında kuşku uyandıracak tek mektubu, şöyle böyle tanıdığı bir adama yazmıştı ve sevgisinde kederli bir şey vardı; gönlümün seçkini ile artık gülmüyor, şakalaşmıyordu, onu dinliyor ve şaşkınlıkla bakıyordu yüzüne. Kimi zaman bu şaşkınlık birden bire ürpertici bir korkuya dönüşüyordu. Yüzünde yabansılık, ölüm benzeri bir anlatım beliriyordu, yatak odasına kapatıyordu kendini ve hizmetçisi kulağını anahtar deliğine dayayınca onun hıçkıra hıçkıra ağladığını duyardı. Kirsanov kaç kez, onunla tatlı bir buluşmadan sonra evine dönerken yüreğinin kahredici bir ruh üzüntüsü ile dolduğunu duyar, bunu da toptan bir başarısızlık bilinci izlerdi. “Daha ne istiyorum?” diye sorardı kendi kendine, yüreğindeki o acı ile. Bir gün ona, taşının üstünde sfenks oyulmuş bir yüzük verdi. “Bu ne?” diye sordu kadın. “Sfenks mi?” “Evet” dedi, “Bu sfenks 1) sizsiniz.”
“Ben mi?” diye sordu kadın ve anlaşılmaz bakışlarla baktı ona.
Sonra hep o gariplik içinde anlamsız bir gülümseyişle. “Biliyor musunuz, ne gurur okşayıcı bir şey bu?” diye ekledi.
«   01   ...    06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   ...    117   »   

1) Sfenks, kafası koç, kuş, veya insan, gövdesi ise uzanan bir aslan şeklini alan heykel.