Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Babalar ve Oğullar : 29
“Ha, anlıyorum, sizler kusur bulucularsınız, asıl adı bu olsa gerek. İyi ya, sizin bulduğunuz kusurların çoğunda birliğim, ama…”
“Sonra şunu anladık ki, toplumsal hastalıklarımız üstünde konuşup durmak, zaman yitirmekten başka bir şey değildir ve sadece saçma bir doktriner davranıştır. Gördük ki, bizim aklı evvellerimiz, bizim ilerici, bizim reformcu denilenlerimiz hiçbir şey başaramamışlardı. Kendimiz saçma sapan şeylerle, sanat tartışmaları ile bilinçsiz yapıtlarla, parlamentoculukla, baro ile daha bilmen nelerle oyaladık durduk. Oysa her zaman gerçek sorun günlük ekmek sorunu idi. Bizi boğan en bayağı çeşitten boş inançlardı, başlarında namuslu kişiler olmadığı için mahvolan endüstri girişimlerimizdi, giderek fertlerin kurtuluşu sorununun -hükümetin o kadar yaygaraya boğduğu o sorunun- bizim köylülerimiz meyhanede kafayı çekmek uğruna kendi mallarını bile seve seve çalmaya hazır oldukları için hiç de yararımıza olmadığı idi.” “Demek” diye sözünü kesti onun Pavel Petroviç, “demek bütün bu konularda bu kanaate vardığınız halde, gene de ciddi olarak hiçbir şey yapmamaya karar verdiniz.” “Ve ciddi hiçbir şey yapmamaya karar verdik,” diyerek tekrarladı onun sözünü Bazarov, dik başlı bir şekilde. Birden, bu soylu katından adamın önünde böyle açık konuştuğu için kızdı kendine.
“Kendinizi sövüp saymaya verdiniz, öyle mi?” “Kendimizi sövüp saymaya verdik.” “Bunun adı da nihilizm, öyle mi?”
“Evet bunun adı da nihilizm” diye tekrarladı gene Bazarov, küstahça. Pavel Petroviç gözlerin hafifçe kıstı.
“Demek böyle” dedi tuhafça sakin bir sesle. “Nihilizm her derde deva ve sizler… sizler de bizim kurtarıcılarımız, kahramanlarımızsınız… Çok güzel. Ama niçin başkalarına sövüp sayıyorsunuz, hatta sizin gibi başka kusur buluculara? Siz de geri kalanlar gibi sadece gevezelik etmiyor musunuz?”
“Bizim de kusurlarımız olabilir, ama biz onlar gibi suçlu değiliz” diye mırıldandı Bazarov dişlerinin arasından.
“Ne olacak peki? Bir şey yapıyor musunuz? Eyleme hazırlanıyor musunuz?”
Bazarov karşılık vermedi. Pavel Petroviç sarsıldı ama tuttu kendini.
“Hım… eylem, yıkma…” diye sürdürdü sözlerini. “Ama niçin olduğunu bilmeden nasıl yıkabilirsiniz?”
“Yıkarız, çünkü biz bir gücüz” dedi Arkadiy. Pavel Petroviç, yeğenine baktı ve güldü.
“Evet, bir güç ve bu yüzden de kimseye hesap vermez” dedi Arkadiy, doğrularak. “Zavallı çocuk!” diye bağırdı Pavel Petroviç, artık kendini tutamayarak. “Bu zavallı inancınla Rusya'da neyi kışkırttığını düşünebiliyor musun? Yo, bir meleğin sabrı ile bu kadar oynamak olmaz! Bir güçmüş! Yabani Kalmuklarla Mongolların da bir gücü temsil ettiğini söyleyebilirsiniz… Ama neye yarar bu güç? Uygarlıktır bizim değer verdiğimiz, evet, evet sayın bayım: Onun ürünleri değerlidir bizim için. O ürünler önemsizdir demeyin bana: Kötü bir yazar, bir karalamacı akşamları beş on kuruş alan bir piyanist… onlar bile sizden daha yararlıdır, çünkü onlar uygarlığı temsil ederler, kaba mongolların gücünü değil. Siz kendinizi ilerici insanlar sayıyorsunuz, ama size yakışan yer Kalmuş çadırıdır! Bir güçmüş! Ve son olarak da şunu unutmayın benim güçlü baylarım: Sizler dört buçuk kişisiniz. Kutsal inançlarını ayaklar altında çiğnetmeyecek olanlarsa milyonlarla sayılanlardır… Sizi ezecek olanlar onlardır işte!”
“Eğer bizi ezerlerse, bu bizim haklı olduğumuzu gösterir” dedi Bazarov, “Ama görürüz ne göreceksek. Biz sandığınız kadar az değiliz.”
« 01 ... 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 ... 117 »