Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Babalar ve Oğullar : 31


BABALAR VE OĞULLAR

İVAN SERGEYEVİÇ TURGENYEV


“Evet” dedi Nikolay Petroviç, canı sıkkın, göğüs geçirerek. Bütün bu tartışma sırasında, diken üstünde durmuş ve zaman zaman, gizlice ve acınarak Arkadiy'ye bakmakla yetinmişti. “Bu bana neyi hatırlattı, biliyor musun Pavel? Bir gün rahmetli annemle kavga etmiştim: Annem öfkeleniyor, beni dinlemiyordu… Sonunda dedim ki ona, 'Elbet anlayamazsın beni, başka başka kuşaklarız biz' dedim. Çok gücendiydi bana, ama ben kendi kendime, 'Ne yapayım, acı bir hap oldu bu ona, ama yutsun bir güzel!” dedim. Anlıyor musun, şimdi sıra bize geldi, bizim çocuklarımız söylüyorlar şimdi, 'Siz bizim kuşaktan değilsiniz' diyorlar, 'Yutun bakalım hapı.“
“Sen çok alçakgönüllü, iyi huylusun” diye çıkıştı Pavel Petroviç. “Bense tersine, şu kanıdayım ki, ikimiz bu geç baylardan çok daha haklıyız. Gerçi düşüncelerimizi biraz eski biçimde anlatıyor, eski bir dil kullanıyoruz ve küstahça güvenli değiliz kendimize. Üstelik bu gençlerin öyle bir davranışları var ki, bugünlerde, içlerinden birine sorsan 'Kırmızı şarap mı, beyaz şarap mı içersiniz' diye, o anda sanki bütün dünyanın gözü kendi üzerindeymiş gibi, azametli bir tavır takınıp ağır bir sesle, 'Kırmızı şarabı yeğlemek huyumdur' der…” “Daha çay ister misiniz?” diye sordu Feniçka, kapıdan başını uzatarak: Tartışma sırasında seslerin yükseldiğini içerden duyduğu için odaya girmekte çekimser kalmıştı. Nikolay Petroviç, “Hayır, semaveri kaldırmalarını söyleyebilirsin” dedi, onu karşılamak üzere yerinden kalkarak. Pavel Petroviç ise çalışma odasına çekildi.
Bundan yarım saat sonra Nikolay Petroviç bahçeye çıkıp o çok sevdiği kameriyeye gitti. Kederli düşünceler içindeydi. Oğlu ile arasında bir kopma olduğunu ilk kez açıkça anlıyor ve bu açıklığın büyüyüp artacağını seziyordu. Demek Petersburg'ta en son kitapları inceleyerek geçirdiği o kışlar boşuna idi; boşuna idi gençlerin konuşmalarını dinleyerek geçirdiği saatler; onların ateşli tartışmalarına kendisi de iki üç sözcük katabildiği zaman duyduğu sevinç boşuna idi.
“Ağabeyim, biz haklıyız” diyor diye düşündü, “ve kendini beğenmişliği bir yana bırakırsak, bana da öyle geliyor ki, onlar gerçeğe bizden daha uzak, ama gene de bizde olmayan bir şey, bize karşı üstünlük sağlayan bir şey var onlarda diye düşünmekten kendini alamıyorum. Nedir bu? Gençlik mi? Hayır! Hayır, bu yalnızca bir gençlik sorunu olamaz. Belki de onların üstünlüğü, toprak ağalığı kafasından, bize göre daha küçük izler taşımalarında yatıyor olamaz mı?”
Nikolay Petroviç, umutsuzca eğdi başını ve ellerini yüzünde gezdirdi. “Ama şiiri yadsımak, sanattan, doğadan duygulanmamak?..”
Ve doğadan duygulanmamak nasıl olur diye anlamak istiyormuş gibi çevresine bakındı. Akşam olmaya başlıyordu; güneş bahçeden bir buçuk mil kadar uzaktaki küçük bir telli kavak korusunun ardına inmişti; korunun gölgesi, sakin tarlalara belli belirsiz yayılıyor, eteğindeki dar ve loş yolda, beyaz bir ata binmiş bir köylü tırısla gidiyordu: Adam, gölgede olmasına rağmen omuzlarındaki yamaya varıncaya kadar görünüyordu; atın nalları parlıyordu hoş bir düzenle yukarı aşağı. Güneşin ışınları korunun öte yanına düşüyor, yaprakları delip geçiyor, telli kavakların gövdelerine öyle sıcak bir aydınlık veriyordu ki, bunlar çam ağaçlarına benziyor, yaprakları da, üstlerinde gurubun kızıl parlaklığına boyanmış gök mavisi yükselirken neredeyse koyu mavi bir renge bürünüyordu. Kırlangıçlar ta yukarılara uçuyordu, rüzgâr tümden kesilmişti; kovanlarına geç kalmış birkaç arı leylakların arasında vızıldıyordu. İleriye doğru uzanmış tek bir dalın üstünde bir arı kümesi bulut gibi asılı duruyordu. “Ey Allahım, bu ne güzellik!” diye düşündü Nikolay Petroviç. Sonra Arkadiy'nin Stoff und Kraft'ını hatırlayınca dudaklarından neredeyse sevdiği dizeler dökülmek üzereydi… Kendini tuttu, ama hâlâ orada oturuyordu, kedini yalnız düşüncesinin avutucu hüznüne bıraktı… Düşlere dalmayı severdi, köy yaşamı da ondaki bu eğilimi geliştirmişti. Daha kısa bir süre önce posta durağında oğlunu beklerken böyle düşlere bırakmıştı kendini ve ondan beri her
«   01   ...    21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   ...    117   »