Ana Sayfa » Rus Edebiyatı Klasikleri » Babalar ve Oğullar : 09
“Evet”
“O uzun saçlı ha?” “Evet.”
Pavel Petroviç, tırnak uçlarını masanın üstünde tıngırdatarak: “Baktım da, Arkadiy büyümüş, sevindim geldiğine.”
Yemek sırasında fazla konuşulmadı. Hele Bazarov neredeyse bir sözcük bile söylemiyor, bol bol atıştırıyordu. Nikolay Petroviç, kendi deyimi ile “çiftlik uğraşı” dediği konu ile ilgili çeşitli olaylar anlatıyor, hükümetin yakında girişeceği reformlar, komiteler, milletvekilleri, daha çok makine almak gibi şeyler üstüne konuşuyordu. Pavel Petroviç ise yemek odasında, dolaşıp duruyordu. Çünkü o akşam yemeği yemezdi hiç.
Arkadiy, en son Petersburg dedikodularından birkaçını anlattı, fakat içinde hafif bir sıkıntı vardı. Çocukluktan yeni çıkmış ve kendini, döndüğü yerde, onu hâlâ çocuk gören ve ona çocuk muamelesi etmeye alışık insanların arasında bulan her delikanlı bu duyguya kapılır genellikle. O da sözlerini gereksizce uzatıyor, “baba” lafını etmemeye bakıyordu, hatta onun yerine “peder” sözcüğünü kullanıyordu. Prokofyiç, gözlerini ondan ayırmıyor, dudaklarını ısırıyordu sürekli. Akşam yemeğinden sonra dağıldılar.
“Amcan garip bir adam” dedi Bazarov, Arkadiy'ye; üstünde sabahlığı kısa piposunu tüttürerek yatağa oturmuştu. “Köy yerinde o ne züppelik. Tam fantezi! Ya tırnakları, serilerde göstermeye değer doğrusu!
“Evet, ama bilmiyorsun” diye karşılık verdi Arkadiy, “Eskiden sosyetenin gözdesi imiş o. Bir gün anlatırım sana, çok yakışıklıydı, kadınların aklını başından alırdı.
“Yok canım, bak sen! Demek eski günleri yaşatmak istiyor hâlâ, öyle mi? Yazık ki burada büyüleyeceği kimse yok. Taktığı şaşırtıcı yakalara bakmaktan kendimi alamadım, mermerden yapılmış sanki. Sonra çenesini nasıl özene bezene tıraş etmiş! Anlamazlıktan gelme şimdi, bunlar gülünç şeyler değil mi?”
“Olabilir belki. Ama gerçekten iyi bir insandır.”
“Fakat baban tatlı bir adam. Vaktini şiir okumakla harcıyor ama çiftçilikten pek çakmıyor.
Fakat iyi yürekli.”
“Altın gibi bir yüreği vardır.”
“Dikkat ettin mi, biraz sinirli gibiydi, ha?”
Arkadiy, çekingenliğin ne menem bir şey olduğunu bilmezmiş gibi başını salladı. “Bu eski romantikler beni eğlendirir” diye sürdürdü sözlerini Bazarov. “Bu gibileri, bozacak derecede yorarlar sinirlerini. Neyse, iyi geceler. Odamda da İngilizvari bir lavabo bölmesi var, ama kapısı kapanmıyor. Gene de desteklemeli bu gibi şeyleri.”
Bazarov çıktı odadan, bir sevinç dalgası sardı Arkadiy'yi. Çok tatlı bir şeydi kendi evinde, şu bildik yatakta, sevecen ellerin düzenlediği yorganın altında uyumak. O eller belki de yaşlı dadısının, yumuşak, iyi yorulmak bilmez elleriydi. Arkadiy, annesini düşündü, göğüs geçirdi, ona rahmet diledi… Kendisi içinse dua etmedi. O da, Bazarov da hemen uykuya daldılar.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 ... 117 »