Ana Sayfa » Ütopya Kitaplığı » Güneş Ülkesi : 06
Bu birinci çemberden çıkınca, ikinci düzlüğe varılır. Bu düzlük, birincisinden üç adım kadar daha dardır. İkinci çemberin duvarı altlı üstlü, birbirine benzeyen galerilerle süslüdür. İçlere doğru konakları çevreleyen bir başka duvar daha göze çarpar. Altta, sıra sütunlar, üstte, yani konakların yukarı katlarına açılan yerlerinde çok güzel resimler sıralanmıştır. Böylece, birbirine benzeyen düzlükler ve konakları kuşatan sütunlu galerilerle süslü çifte duvarlar arasından yürüye yürüye Kent'in son çemberine varılır. Bununla beraber, çemberlerin iç ve dış duvarlarındaki çifte kapılardan geçilince, insan hafif meyilli ve alçacık basamaklı merdivenleri tırmanır, yokuş yukarı çıktığının farkına varmaz. Tepenin doruğunda, geniş bir düzlüğün ortasında, usta elinden çıkmış büyük bir tapınak yükselmektedir.
OSPİTALARİO
Durmayın, ne olursunuz, durmayın, anlatın!
C. KAPTAN
Tapınak yuvarlak biçimdedir. Çepe çevre, kalın duvarlarla değil, iri, ama zarif sütunlarla çevrilidir. Tapınağın ortasında büyük, güzel bir kubbe, onun üstünde de, ortası delik, daha küçük bir kubbe yükselmektedir. Bu kubbenin deliği sunağın tam üstüne rastlar. Tapınağın çevresi beş yüz elli adımı aşkındır; orta yerde, çepe çevre sütunlarla çevrili bir sunak vardır. Dış sütun başlıklarının üstünde sekiz kadem boyunda kemerler uzanır. Bunların dibinde, üç kadem yüksekliğinde bir duvar, tapınağın sütunlarıyla kemerleri tutan sütunlar arasında da güzel taşlarla döşeli galeriler vardır. Sayısız kapılarla süslü küçük duvarın iç kısmında yere çakılı iskemleler, ayrıca birçok güzel portatif sandalye göze çarpar. Sunağın tam üstünde iki büyük küre vardır: Bunların büyüğü gökyüzünü, küçüğü de yeryüzünü gösterir. Ayrıca, büyük Kubbenin tavanında altı büyük gezegenin resimleri görülür: Bunlar büyüklüklerine göre sıralanmışlardır. Altlarında adları ve yeryüzü olaylarına yaptıkları etkileri anlatan üçer dizecik yazılıdır. Sunağın üstüne yerleştirilmiş kürelerden, evreni baştan başa izleyebilirsiniz gözlerinizle. Yer, değirmi taşlarla döşelidir. Yedi gezegenin adlarını taşıyan yedi altın lamba, tapınağı gece gündüz durmadan aydınlatır.
Tapınağın üst kısmındaki küçük kubbe birtakım küçük ve güzel odalarla çevrelenmiştir. İç ve dış sütunların kemerleri üstündeki düzlükte, kimisi küçük, kimisi büyük odalarda kırk dokuz rahip oturur. Küçük kubbenin tepesinde dönen çok hassas bir yelkovan, sayısı yirmi altıyı bulan rüzgârların yönünü gösterir. Kent halkı buna bakıp ısı derecesini, o yılın, bereketli olup olmayacağını, havanın denizde ve karada alacağı durumu kestirir.
OSPİTALARİO
Yiğit kaptanım, şimdi de bu kentin nasıl yönetildiğini anlatıverin, etraflıca. Öğrenmeye can attığım benim bu asıl.
C. KAPTAN
Kent'in en büyük yöneticisi bir başrahiptir. Halk Hoh der ona. Biz olsak Metafizikçi derdik. Gerek dünya işlerinin, gerek ahiret işlerinin başı odur. Yetkisi mutlaktır. Verdiği yargılar kesindir, kimse ses çıkaramaz onlara. Hoh'un Pon, Sin ve Mor adlı eşit yetkide üç yardımcısı vardır. Bizim dilimizde bunlara Güç, Akıl ve Sevgi diyebiliriz.
Güç, barış ve savaşla ilgili bütün işleri yönetir. Askerlik işlerinde Hoh'tan sonra en yüksek yetkili odur. Belli başlı görevleri, subaylarla askerlere kumanda etmek, ordunun bütün silâh, cephane ihtiyaçlarını sağlamak, tahkimat yaptırmak, saldırılar hazırlamak ve buna benzer her çeşit işleri yönetmektir.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 ... 46 »