Ana Sayfa » Ütopya Kitaplığı » Güneş Ülkesi : 19
Her atlının bir hançeri, eğer çatısına asılı iki tane büyük ve zorlu tabancası vardır. Bunların mermisine hiç bir zırh dayanamaz. Bazılarında kılıçla kama, bazılarındaysa sadece demir bir gürz vardır. Bunlara hafif silahlı süvari derler. Düşmanın zırhlarına kılıç ve mermi işlemezse, bu süvariler üzerlerine bu gürzlerle saldırır ve onları yere sererler, tıpkı Akhilleus'un Cignus'a yaptığı gibi. Gürzün başında altı karış uzunluğunda iki zincir sarkar. Bunların uçlarında iki topuz vardır. Binici bu topuzları fırlatınca, zincirler düşmanın boynuna dolanır. Zincirleri çekince de düşman yere yuvarlanır. Gürzü daha rahatça kullanabilmek için, biniciler atlarını yularlarını elleriyle değil, ayaklarıyla tutarlar. Onun için dizginler eğer çatısı üstünde kesişir ve uçları da süvarinin ayağına değil, üzengiye bağlanır. Üzengilerin yanında demir bir küre, altında da yine demirden bir üçgen vardır. Öyle ki, binici ayağı ile demir küreyi çevirerek dizginleri çekip salıverir ve böylece, ayağının hareketiyle at sağa sola dönebilir. Tatarlar bu sırrı bilmezler. Her ne kadar onlar da dizginleri ayaklarıyla kullanıyorlarsa da, dizginleri üzengiye bağlamasını bilmediklerinden, atlarını ayaklarıyla sağa sola döndürmesini, yavaşlatıp hızlandırmasını beceremezler.
Savaşa önce hafif silahlı biniciler başlar. Bunlar arkebüzlerle saldırıya geçerler. Onların ardından, mızraklı askerlerle sapanlılar gelir. Bunlar ön saflarda, yanlarda mekik dokurcasına ileri atılıp geri çekilerek dövüşürler. Eski Romalılarınkine benzeyen, hatta onlarınkinden daha iyi yedek birlikler, ellerinde kalın ve uzun sopalarla orduyu desteklerler. Savaş, elde kılıç, göğüs göğüse dövüşülerek bir sonuca bağlanır.
Savaş bitince, Güneş (İlkeliler zaferlerini, Romalılar gibi, hatta onlardan büyük bir gösterişle kutlarlar. Başkumandan tapınağa girerken, halk Tanrı'ya dualar eder ve savaşa katılmış olan bir ozan ya da bir tarihçi, çarpışmalar sırasında geçen olayları mutlu mutsuz yanlarıyla anlatır. Sonra, Hoh muzaffer kumandanın başına kendi eliyle bir çelenk koyar: çok yararlık göstermiş olan öbür savaşçılara da madalyalar verir. Bu askerler yorucu kamu görevlerinden birkaç gün için uzak tutulurlar. Ama Güneş Ülkeliler aylak oturmayı sevmedikleri için, boş zamanlarını arkadaşlarına yardım etmekle geçirirler.
Öte yandan, beceriksizlikleri yüzünden yenilgiye uğrayan, ya da zafer fırsatını kaçıran kumandanlar ayıplanır. Düşmanın önünden ilk kaçanlar ölüm cezasına çarptırılırlar. Ancak, bütün ordu bağışlanmalarını ister ve teker teker suçu paylaşırlarsa, ölümden kurtulabilirler. Sırası gelmişken şunu da söyleyeyim ki, bu gibi suçlar binde bir bağışlanır, birçok koşulların da suçludan yana olması gerekir. Bir dostun, ya da savaş arkadaşlarının yardımına koşmamış olanlar sopa dayağına çekilirler. Buyrukları hiçe sayanlar ayı ve aslan gibi yırtıcı hayvanların bulunduğu bir çukura atılırlar. Kendilerini savunmak için de ellerine sopadan başka bir şey verilmez. Hayvanları alt edenler - ki, bu hemen hemen görülmüş şey değildir - bağışlanır ve yeniden topluma kabul edilirler.
Savaşta ele geçirilen ya da kendi isteğiyle Güneş Ülkesi'nin buyruğuna giren kentlerde hemen mal ortaklığı kurulur. Bu kentler Güneş Ülkelilerin gönderdiği yöneticileri ve askerleri kabul eder ve bütün kentlerin şahı olan Güneş Kentin törelerini benimser, hatta bazen okuyup eğitilsinler diye çocukları bile Güneş Kent'e gönderirler. Güneş Kent de onların eğitim giderlerini sevine sevine kendi üstüne alır.
Keşif kollarından, nöbetçilerden, savaş hilelerinden ve askerlikle ilgili özelliklerden söz etmek uzun sürer. Bunları sen kendin de düşünebilirsin.
Yurttaşlar kamu görevlerine tâ çocukluktan başlayarak seçilirler. Bunda doğal eğilimleri, yetileri, kafa durumları ve yıldız burçları göz önünde tutulur. Böylece her yurttaştan istenen iş gönlüne göre olur. Onun için herkes işini kendiliğinden ve seve seve yapar. Aynı şeyi strateji işçilerinde ve başka görevlerde çalışanlar için de söyleyebiliriz.
Kent'in dört kapısını gece gündüz nöbetçiler bekler. Başka nöbetçiler, yedinci çemberin dış duvarlarında, kulelerde, tümseklerde, siperlerde tetikte beklerler. Bu tedbirler her türlü sürprizlere karşı Kent'i koruduğu gibi, nöbetçileri de uyanık tutar.
« 01 ... 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 ... 46 »